Şizofreni hastalığı kişinin duygu ve genel düşüncelerinde yaşanan değişikliklerle kendini göstermeye başlar. Bu duygu ve düşünce değişiklikleri davranışa dönüştüğü andan itibaren ise kişinin çevresi tarafından da fark edilmeye başlar. Kişi mevcut yaşantısının ve olayların dışında olmayan durumları düşünür ve o durumlara inanır. Bu durum bir süre sonra başaçıkılamaz hale gelebilir bu yüzden mutlaka tedavi edilmesi gereken psikolojik bir rahatsızlıktır. Kişi kafasının içindeki seslere kulak verir ve onlarla yaşar bu yüzden ailesi tarafından kişi gözlem altında tutulmalı ve mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır.
Şizofreni nedir, kişinin ruh halinde, duygularında ve düşüncelerinde değişimler ve bunların davranışlara yansıması olarak tanımlanabilir.
Şizofreni hastaları başkaları tarafından yönlendirildiklerini düşünürler. Kafalarının içindeki kendine ait olmayan sesler tarafından yönetildikleri, duygularının ve düşüncelerinin denetlendiğini düşünür ve hissederler. Bu durumlara sanrı denilmektedir.
Şizofreni hastalığı, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen değişik belirtilerle kendini gösteren ruhsal bir bozukluk olarak tanımlanır.
Şizofren hastalığı bireyin gerçekle olan bağlantısını zamanla koparıp düşünce ve davranışlarda bozulmalar meydana getiren bir ruhsal hastalıktır. Şizofren hastalığı yaşam boyunca devam eden bir ruhsal bozukluktur ve doğru tedavi ile belirtilerin azaltılması ve kontrol altına alınması mümkün olabilmektedir.
Şizofreni hastalarında beceri ve kişilik değişliklerini içeren birçok semptom vardır, ve değişik zamanlarda farklı davranışlar sergileyebilirler. Hastalık kendini ilk kez gösterdiğinde semptomlar genellikle ani ve şiddetlidir. En yaygın şizofreni belirtileri üç grupta toplanabilir: pozitif belirtiler, dezorganize belirtiler ve negatif belirtiler.
Şizofreni nedir, belirtileri nelerdir diye sorulduğunda belirtilerin ikiye ayrıldığı söylenebilir. Bunlar pozitif ve negatif belirtilerdir.
Şizofreni nedir, pozitif belirtiler; normalde bireyde görünmeyen fakat hastalık nedeniyle ortaya çıkan gerçekle bağlantısı olmayan psikotik durumlardır. Burada kullanılan pozitif kelimesi olumlu ya da iyi anlamına gelmemektedir. Pozitif belirtiler hezeyanlar, halüsinasyonlar ve düşünce ve davranış bozukluklarıdır.
Burada “pozitif” iyi anlamında kullanılmaz, sadece şizofreni rahatsızlığı olmayan insanlarda görülmeyen belirgin belirtiler anlamında kullanılır. Bu belirtilere bazen psikotik semptomlar da denir, bunlar;
Hezeyanlar; bireye göre doğru olsa da aslında yanlış olan ve bireyin kabullendiği mantıklı olduğuna inandığı ve değiştirilemeyen düşünceler ve daha çok inançlardır. Delüzyon ve sanrı olarak da adlandırılır. Bunlar başkalarının düşüncelerini okuyabildiği ve başkalarının kafalarını yönetebildiği onlara istediklerinin yaptırabileceği gibi düşünceler olarak örnek gösterilebilir.
Halüsinasyonlar; şizofreni hastalarında en geniş olarak görülen halüsinasyonlar işitsel olanlardır. Birey hayali sesler duyduğunu, onunla konuştuğunu ve o seslerin bireyin davranışlarını yönlendirdiğini düşünmesi olarak açıklanabilir. Diğer halüsinasyonlar ise beş duyu organı ile hissedilenlerdir.
Düşünce ve davranış bozuklukları; düşüncelerin bozukluğunun davranışlara yansımasıdır. Birey mantıksız konuşur konudan konuya atlar söyledikleri bağlantısızdır. Uygun olmayan ortamlarda uygun olmayan davranışların sergilenmesidir. Şizofreni nedir, negatif belirtiler; Negatif kelimesi şizofreni hastalarındaki belirli normal davranışların eksikliğini yansıtır. Negatif belirtiler insanda var olan davranışların değişimi olarak tanımlanabilir.
Bunlar negatif belirtiler arasında gösterilebilir.
Bu semptomlar kişinin net olarak düşünme ve doğru reaksiyon verme becerisinin olmamasını kapsar. Dezorganize semptomlara örnek olarak:
Basit şizofreni belirtileri, şizofreni hastalarında görülen ilk belirtiler olarak değerlendirilmektedir.
Şeklinde açıklanabilir.
Bireyin bazı durumlar sırasında uzun süre kıpırdamadan kalması olarak tanımlanabilir. Belirgin bir psikomotor bozukluktur. Şizofreni türlerinden olan bu türün en çarpıcı semptomları fizikseldir. Katatonik şizofreni hastaları genelde hareketsizdir ve çevrelerindeki dünyaya karşı reaksiyon vermezler. Genellikle çok katı ve sert olurlar ve hareket etmeye isteksizdirler. Ara sıra yüzlerini buruşturmak veya biçimsiz duruşlar yapmak gibi garip hareketler yaparlar. Veya başkasının söylediği bir kelimeyi veya cümleyi tekrar edebilirler. Yetersiz beslenme, bitkinlik ve kendilerini yaralama riskleri çok yüksektir.Kişinin semptomları yukarıdaki üç türden birine net olarak uymadığında bu tanı konur.
Şizofren hastalıkları arasında görülen en yaygın şizofren hastalığı türüdür. Yanılsamalar ve işitsel halüsinasyonlardır. Şizofreni türlerinden paranoid şizofreni hastaları zulüm gördükleri ya da birileri tarafından cezalandırıldıkları ile ilgili yanlış inançlara (sanrılar) sahiptirler. Fakat düşünceleri, konuşmaları, duyguları oldukça normaldir.
Bu hastalığı olanlarda konuşmalar ve davranışlar dağılmış, birbiriyle bağlantısız ve saçmadır. Alakasız davranışlar gösterebilirler gülünecek duruma ağlamak gibi.
Şizofren hastalığı belirtileri çok aza indirilmiş ya da kalmamış denilebilir. Fakat bazı durumlarda hafif belirtiler gösterilebildiği şizofren hastalığı tipi olarak tanımlanır.
Şizofren hastalık tanısı konulur fakat diğer tiplerden herhangi birinin tanısı konulmadığı durumda farklılaşmış şizofren hastalığı tanısı konulur.
Kişinin duygu durumunun belirgin bir şekilde dağınık halde olduğu ve sanrılarla varsayımların olduğu şizofreninin alt türlerindendir. Kişinin davranışlarında bir stabillik bulunmaz. Şizofreni türlerinden hebefrenik şizofreni hastalarının zihni karışık ve tutarsızdırlar, konuşmaları karma karışıktır. Dışarıdan bakıldığında davranışları duygusuz veya yüzeysel veya uygunsuz, hatta şapşalca ve çocuksu görülebilir. Çoğunlukla duş almak veya yemek hazırlamak gibi normal günlük işlerini yapma becerilerini bozan düzensiz davranışları vardır.
Kişide hebefrenik şizofrenideki gibi sanrılar olmaz. Genel olarak hayata karşı bir beklentileri bulunmaz ve sosyal hayattan kendilerini tamamen soyutlarlar. Şizofreni türlerinden olan bu türde şizofreni semptomlarının şiddeti azalmıştır. Halüsinasyonlar, delüzyonlar veya diğer semptomlar hala vardır, fakat şizofreni tanısı konduğu zamanki kadar şiddetli değildir. Yaygın inanışın aksine şizofreni bölünmüş kişilik değildir. Şizofreni kişinin neyin gerçek neyin hayali olduğunu anlayamadığı bir zihinsel hastalık, bir psikozdur. Zaman zaman psikotik rahatsızlığı olanlar gerçekle ilişkilerini kaybederler. Dünya kafa karıştırıcı düşünceler, görüntüler ve sesler karmaşası gibi görünebilir. Şizofrenlerin davranışları çok garip hatta şok edici olabilir. Hastalar gerçekle ilişkilerini kaybettiklerinde oluşan ani kişilik ve davranış değişikliklerine psikotik epizod adı verilir. Şizofreninin şiddeti kişiden kişiye değişir. Bazıları hayatlarında tek epizod yaşarken, diğerleri birkaç tane epizod yaşar, bu epizodlar arasındaysa nispeten normal bir yaşam sürerler. Şizofreni belirtileri nüksetme (relaps) ve duraksama (remisyon) olarak bilinen döngüler esnasında kötüleşebilir ve azalabilir. Şizofreni türlerinden birinin tanısı konulan hasta uygun tedavi yöntemleriyle tedavi edilmelidir. Mutlaka hekimin kontrolü altında bir tedavi planı çizilip, gerekli tedavi bu plan etrafında gerçekleştirilmelidir. Şizofreni türlerinden birinin tanısı varsa, hastanın durumu belirli periyodlarla takip gerektirir. Şizofreni türleri, çoğu hastalık gibi kendi içerisinde çeşitli bölümlere ayrılmaktadır. Tanıyı koyan hekimin alanında uzman olmasını gerekir.
Şizofren hastalığının oluşmasına birçok şey neden olabilir. Bunlardan biride genetik yatkınlıktır. Aile bireylerinde olması sizin de olma riskinizi arttırır. Fakat her zaman ailede şizofren hastası varsa sizde de olacak diye bir kesinlikten söz edilemeyebilir. Beyin kimyası, beyin anomalisi ve çevresel etmenler şizofren hastalığının oluşum nedenleri arasında yer alabilir. Aşırı stres, travmalar, viral enfeksiyonlar, iletişimsizlik, asosyallik çevresel etmenlerden bazılarıdır.
Şizofren hastalığı herkeste görülebilir. Cinsiyet ayrımı yapmaz, 20’ li yaşlardan itibaren başlayabilir. Şizofren hastalığı görülmesinde genetik faktörler etkili olabilir. Kimi zaman çok küçük yaştaki çocuklarda da görülebilir fakat bu durumun olabilmesi çok ender bir rastlantıdır.
Herkes şizofreni hastası olabilir. Dünyadaki tüm ırk ve kültürlerde bu hastalığa rastlanır. Her yaştan insanda görülebilir, genellikle ilk olarak 20’li yaşlarda ortaya çıkar. Erkekleri ve kadınları eşit derecede etkiler. Fakat kadınlara (20’li yaşlar 30’lu yaşların başı) nazaran erkeklerde genellikle daha erken yaşlarda ortaya çıkar (buluğ çağında veya 20’li yaşların başında). 5 yaş üstündeki çocuklarda da görülebilir, fakat buluğ çağından önce oluşan bu durum çok nadirdir.
Kitaplar ve filmler çoğunlukla şizofreni hastalarını tehlikeli ve vahşi gösterir. Oysa bu her zaman geçerli değildir. Çoğunlukla çevrelerinden uzaklaşmayı ve yalnız olmayı tercih ederler, fakat hastalığın yanında madde veya alkol bağımlılığı olanlar tehlike ve şiddet içeren davranışlarda bulunabilir. Öte yandan şizofreni hastaları kendilerine zarar verebilir. Şizofreni hastaları arasında genç yaşta ölümün birinci nedeni intihardır. Doğru tedaviyle şizofreni hastaları psikiyatri hastaneleri yerine, aileleriyle veya toplum içinde üretici bir hayat yaşayabilirler.
Şizofreni tedavisinde amaç belirtilerin azaltılmasıdır. En çok uygulanan tedavi ilaç kullanımıdır. Bu ilaçlar antipsikotik ilaçlar olarak bilinir. Bu ve bu tür ruhsal bozukluk tedavilerinde kullanımı çok yaygındır. Bir diğer tedavi şekli ise psikoterapidir. Bu tedavi yöntemleri birlikte kullanıldığında şizofreni belirtilerinde azalma görülür ve daha etkili bir tedavi olduğu söylenebilir. Bu tedavinin planlayıcısı hastanın şizofreni derecesine göre birlikte ya da ayrı kullanımına karar verir.
Şizofren hastalığı tedavisi ilaç tedavisi ve psikoterapi yöntemlerinin kullanımı şeklinde planlanan tedavilerdir. İlk olarak ilaç kullanımıyla tedaviye başlanır. Daha sonra psikoterapi yöntemiyle tedaviye devam edilir. Bu tedavi bir uzman tarafından planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Şizofreni; kişinin düşüncesini, hareketlerini, gerçeği algılamasını çarpıtan ve kişinin ilişkilerini bozan, ciddi beyinsel rahatsızlıktır.
Şizofreni hastaları çoğunlukla toplumda, işte, okulda ve ilişkilerde problem yaşarlar.
Şizofreni hayat boyu süren bir hastalıktır, doğru tedaviyle kontrol altına alınabilir.
Kişinin düşünme, duygularını ifade etme, hareket etme, başkaları ile iletişim kurma veya gerçekliği algılama biçimlerini çarpıtan ciddi bir beyin rahatsızlığına şizofreni denilmektedir. Şizofreniye sahip hastalar genel olarak toplumda, işlerinde, okulda ya da ilişkilerinde problemli olurlar. Şizofreni tedavi edilemeyen ancak uygun tedavilerle kontrol altına alınabilen ve bir yaşam boyu süren bir hastalıktır.
Halk arasında şizofreni, genellikle çoklu kişilik sendromu ile karıştırılmaktadır. Ancak şizofrenide kişi hayal edilen ile gerçek olanı ayırt edemez. Zaman zaman bu tür hasta kişilerin gerçeklikle bağlantılarını kaybolur.
Şizofreni hastaları için dünya kafa karıştırıcı görüntü, düşünce ve ses karmaşıklığı içerisindedir. Bu da şizofreni hastalarının çok garip ve hatta bazen şok edici davranışlar içerisinde olmalarına neden olabilir. Şizofreni hatalarının gerçeklikle temaslarını yitirdikleri ve kendilerini kaybettikleri, ani davranış ve kişilik değişikliği gösterdikleri bu döneme psikotik atak denilir.
Şizofreni derecesi kişiden kişiye değişmektedir. Bazı hastalar sadece bir psikotik atak geçirirken bazıları ise yaşamları boyunca onlarca atak geçirebilirler.
Şizofreni tedavisi olmayan ama uygun şekilde bir şizofreni tedavisi görüldüğünde semptomları kontrol altına alınan bir hastalıktır. İlaç tedavisi, psikoterapi veya sosyal beceri eğitimleri gibi süreçler bu hastalığın tedavisinde kilit roldedir.
Günümüzde halen şizofreniye neyin sebep olduğu bilinmemektedir. Yapılan araştırmalar hastalığın genetik ve çevresel faktörlerce tetiklendiğini göstermektedir. Şizofreniyi neyin arttırdığını ya da tetiklediğini anlamak, tedavide başarılı olunmasını sağlayan önemli bir faktördür.
Doktorlar belirtileri hafifletmek veya geri gelmelerini engellemek için yardımcı ilaçlar yazabilirler. Şizofreni için doktorlar sıklıkla antipsikotik ilaçlar kullanırlar. Bunlar sanrı ve halüsinasyonları hafifletirler. Bu ilaçlar beyindeki dopamin ve serotonin üzerinde etkilidirler. Sızı, hap ya da enjeksiyon tarzında alından bu ilaçlarla semptomlar iyileşse bile, hastaların bir ömür boyu aksatmadan ilaçlarını almaları gerekmektedir.
Şizofreni hastası olan bir kişinin tedavisinde psikiyatri uzmanı aktif rol alır. Mevcut hastalığına herhangi bir yan etki yapmayacak düzeyde, kişinin hezeyanlarını ve duygusal durumlarını dengelemek için psikiyatrik ilaçlar verilmektedir. Şizofreni hastalarına yaklaşım tüm etkenler göz önüne alınarak yapılır ve şizofreni ilaçları kişiye özel planlanır. İlaçların yanında terapi destekleri ve çeşitli tedaviler uygulanmaktadır.
Şizofreni çok ciddi bir beyin hastalığıdır ve halen bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak günümüzde gelişen ilaç teknolojisi ile hastaların gösterdikleri semptomlar azaltılmakta veya kontrol altına alınmaktadır. Ancak ilaçların aksatılmadan alınması veya terapilerin sürekliliği bu şizofreni tedavisi için çok gereklidir.
Çevrenizde veya sevdiğiniz bir kişi de şizofreni varsa, doktora ne zaman başvurulacağını bilmek kolay değildir. Bu hastaların yardıma ihtiyaç duyduklarında yardım istemelerine ne yazık ki güvenilmez. Çünkü hastalar gerçek olanla olmayan arasında farkı bilemeyebilirler. Bu kişiler, olmayan şeyleri görebilir, duyabilir ve bir şeylerin düşüncelerini kontrol ettiğine inanıp ona karşı komplo kurulduğunu bile düşünebilirler.
Eğer çevrenizde ruh hali değişiyor ya da olağan dışı düşünceler ve davranışlar içerisinde görünüyorsa bir doktoru aramanız ve tavsiye almanız önemlidir. NP İSTANBUL olarak çevrenizde veya sevdiklerinizde şizofreni olduğunu düşünüyorsanız bizi arayarak konusunda uzman doktorlarımızla görüşebilirsiniz.
Sevdiklerinizin bu hastalığı kolay atlatması için her zaman sizin yanınızdayız. Hastalığın seyrini en hızlı şekilde düzeltecek tedavilerle onların normal bir yaşam sürmeleri için çalışmaktayız.